Hakkari'nin dağlık bölgelerinde yaşayan bir genç kadın, yılan fobisinin getirdiği travmanın sonuçlarıyla başa çıkmaya çalışıyor. Bu olay, sadece bireysel bir dram değil, aynı zamanda birçok insanın yılan korkusunun ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğine dair çarpıcı bir örnek olarak dikkat çekiyor. Genç kadının yaşadığı tüyler ürpertici deneyimler, toplumda hayvan korkularının ciddiye alınması gerektiğini bir kez daha gündeme getirdi.
Hakkari'de yaşayan 25 yaşındaki Zeynep, yılan korkusuyla baş etmeye çalışırken, bu korkunun hayatını nasıl etkilediğini anlattı. İlk başta bir hayvan phobisi olarak başlayan bu korku, zamanla anksiyete bozukluğuna dönüştü. Zeynep, yılan gördüğü her an kalp atışlarının hızlandığını, nefes almakta zorluk çektiğini ve panik atak krizi geçirdiğini ifade ediyor. Bu durum, Zeynep'in hamileliği sırasında üç kez düşük yaşamasına yol açtı.
Doktorlar, hamilelik döneminde yaşanan aşırı stres ve anksiyetenin, düşük oranlarını arttırabileceği konusunda hemfikir. Zeynep, yılan fobisinin doğrudan etkisiyle yaşadığı korku dolu anlarını şöyle paylaşıyor: "Her yılan gördüğümde, sanki üzerime geliyormuş gibi hissediyordum. Gözlerim kararıyor, ayağımı kaldıracak gücü bulamıyordum. Bu korku beni o kadar sarstı ki, hamileliğimde büyük sorunlar yaşadım."
Şimdi Zeynep, korkusuyla yüzleşmek ve hayatına devam edebilmek için terapi alıyor. Bu süreçte, hem psikolojik destek hem de zihin yapısını değiştirmek amacıyla yapılan çalışmalar önemli bir rol oynuyor. Uzmanlar, Zeynep’in yaşadığı korkunun birçok insan için yaygın olduğunu ve gerektiğinde profesyonel yardım alınabileceğini vurguluyor. Korkuların normal olduğunu, ancak bu korkuların kişinin yaşam kalitesini düşürebileceğini belirtiyorlar.
Zeynep’in hikayesi, özellikle Türkiye’de hayvan korkularının ve psikolojik rahatsızlıkların ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Yılan korkusu birçok insanı etkileyebilen bir fobi olarak öne çıkıyor. Yıllar içinde ikinci sınıf bir korku olarak görülen bu fobinin ciddiye alınmaması, ciddi psikolojik ve fiziksel sorunların baş göstermesine neden olabiliyor.
Bölgedeki diğer kadınlar da Zeynep’in korkusunun ağırlığını paylaşarak, yılanlar karşısındaki duygu ve düşüncelerini dile getiriyor. “Yılan beni gördüğünde gelmesini bekleyerek geri çekilmekten daha fazla bir şey yapamıyorum,” diyor bir başka anne. Bu tür korkular, sadece bireysel sorunların ötesinde, toplumsal bir mesele haline ulaşmış durumda.
Hakkari'de hayvan korkusunun etkileri, sadece bireysel düzeyde değil, aynı zamanda toplumsal sağlık sisteminde de hissediliyor. Uzmanlara göre, bu tür korkuların toplumda yaygın olarak görülmesi, mental sağlık hizmetlerinin önemini artırıyor. Ve Zeynep gibi bireylerin yaşadığı kayıplar, toplumda daha büyük bir bilinçlenme ve farkındalık gerektiren bir konuyu ortaya çıkarıyor.
Yılan korkusu gibi fobilerin, tedavi edilmesi gereken ciddi psikolojik rahatsızlıklar olduğunu unutmamak gerekiyor. Hakkari'deki bu trajik olay, yalnızca Zeynep’in yaşamını değil, aynı zamanda çevresindeki birçok kadının ve ailenin yaşamını da derinden etkiliyor. Toplumda bu tür inanç ve korkular üzerinde yapılan çalışmalar, insanların hapis oldukları bu korkulardan kurtulmalarını sağlayabilir.
Sonuç olarak, Hakkari'de yaşanan bu olay, yılan korkusunu bir fobi olarak görenler için önemli bir uyanış çağrısı yapıyor. Korkularımızla yüzleşmek için adım atmanın zamanının geldiğini anlamamız gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, korkularımızla başa çıkmada atılan her adım, hem bireysel hem de toplumsal bir iyileşme sürecinin başlangıcı olabilir.