Tarih sayfaları, Titanik olarak bilinen muazzam geminin batışını, insanlık tarihinin en büyük deniz kazalarından biri olarak yazmıştır. 15 Nisan 1912 tarihinde gerçekleşen bu trajedi, sadece yolcuların hayatını kaybetmesiyle değil, aynı zamanda "batmaz" olduğu iddia edilen bir geminin düştüğü bu dramatik durumla da dikkat çekmektedir. Titanik, sayısız insanın gönlünde yer etmiş bir efsane haline gelirken, "batmaz" ifadesi zamanla tarihin en büyük yanılgılarından biri olarak anılmıştır. Peki, bu efsaneye dair doğru olan nedir? Gerçekten "batmaz" dendi mi? İşte, Titanik'in efsanesinin ardındaki gerçekler.
Titanik, Beyaz Star Hattı tarafından inşa edilmiş ve dönemin en lüks transatlantik gemisi olarak tasarlanmıştır. 1909 yılında inşasına başlanan Titanik, 1912 yılında denize indirildiğinde, büyüklüğü ve süslemeleriyle dikkat çekmiştir. Geminin yapımında kullanılan malzemeler ve mühendislik çözümlemeleri, Titanik'in suya dayanıklılığını artırmayı hedeflemiştir. Ayrıca, dönemin en ileri teknolojisinin kullanılması, Titanik'in batmaz olduğu yönündeki genel kanaati güçlendirmiştir. Bazı kaynaklarda, geminin çeşitli yetkililer tarafından “batmaz” olarak lanse edildiği, bunun da güvenlik algısını olumsuz etkilediği iddia edilmektedir.
Titanik, 10 Nisan 1912 tarihinde Southampton'dan yola çıkarak New York'a doğru ilk seferine çıkmıştır. İyi bir yolculuk geçireceğine inanılan Titanik, sıradan bir deniz yolculuğunun ötesinde, birçok ünlü insanı da gemisinde barındırıyordu. Ancak 14 Nisan gecesi, geminin seferinin doruk noktasında, North Atlantic Okyanusu'nda dev bir buzdağına çarparak yaşanan kaza, her şeyi alt üst etti. Saat 23:40'ta başlayan bu kaza, Titanik'in "batmaz" efsanesinin en ağır darbesi oldu. Kazanın ardından yaşanan panik ve kaos, yolcuların hızlı bir şekilde can yeleği bulmalarını zorlaştırmış ve anında büyük bir felakete dönüştü. Titanik, 710 yolcu ve mürettebatıyla suya gömülürken, bu olay tarih boyunca birçok sosyolojik ve psikolojik incelemeye konu olmuştur.
Olayın ardından yapılan araştırmalarda, Titanik'in bu kadar lüks ve büyük olmasına rağmen, bir çok can güvenliği önleminin yetersiz olduğu belirlenmiştir. Sadece 20 lifeboat ile yola çıkan gemide, 2200 yolcunun yalnızca 705’i kurtulabilmiştir. Bu kaza, deniz güvenliği kurallarının yeniden ele alınmasına sebep olmuş ve İstanbul Karması'nda önemli değişiklikler yapılmasına yol açmıştır.
Titanik'in batışı öyle büyük bir travma yaratmıştır ki, bu olaydan sonra birçok roman, film ve belgesel Titanik’in efsanesini yeniden canlandırmayı hedeflemiştir. "Batmaz" iddası, on yıllar boyunca tartışma konusu olmuş ve Titanik yalnızca bir gemi olmaktan öte kültürel bir simge haline gelmiştir.
Sonuç olarak, Titanik’in "batmaz" olduğu yönünde bir unvan taşıdığı tarihsel bir yanılgıdır. O anlarda alınan güvenlik tedbirlerinin aksaklığı ve büyük ihtimallerin göz ardı edilmesi, felaketin kapısını açtı. Bu trajik olay, denizciliğe dair önemli dersler verirken, Titanik’in ardında bıraktığı efsane, insanlığın kolektif hafızasında her zaman var olacak gibi görünüyor. Titanik, sadece bir gemi değil, aynı zamanda insanlığın potansiyel tehlikeleri göz ardı etmemesi gerektiğinin acı bir hatırlatıcısıdır.