Son dönemlerde artan aile içi şiddet vakaları, toplumun dikkatini çekmeye devam ederken, bir olay İstanbul’un kalbinde yaşandı. Eşini sokak ortasında bıçakla yaralayan bir adam, mahkeme tarafından aldığı ceza ile büyük bir şok yaşattı. Olay, sadece fiziksel şiddeti değil; aynı zamanda hukukun adaletli işleyişini sorgulattı. Mahkeme heyeti, zanlının pişmanlık duygusunu ve gelecekteki hayatına olan olumlu katkılarını göz önünde bulundurarak cezada indirim uyguladı. Bu durum, hem mağdur hem de failler açısından birçok karmaşık sorunu gün yüzüne çıkardı.
Olay, 15 Ekim 2023 tarihinde, İstanbul’un yoğun bir caddesinde gerçekleşti. 32 yaşındaki Emre A., kamuya açık bir alanda, 29 yaşındaki eşi Zeynep A.'ya bıçakla saldırdı. Şahitlerin ifadesine göre, Emre, Zeynep’i birkaç kez bıçakladıktan sonra panik içerisinde olay yerinden kaçtı. Çevredeki insanlar hemen durumu polise bildirdi. Zeynep A., olay yerine gelen sağlık ekiplerinin müdahalesi ile hastaneye kaldırıldı. Şans eseri, aldığı yaralar hayati tehlikesi yaratmadı ancak psikolojik etkileri süregeldi. Emre A. İçin düzenlenen duruşma, toplumda büyük yankı buldu.
Mahkeme, Emre A.’nın, olaydan sonra pişmanlık duyduğunu ve rehabilitasyon süreçlerine katılmak istediğini ifade etmesiyle dikkat çekti. Duruşmaya katılan tanıkların ifadeleri ve uzman raporları doğrultusunda mahkeme, zanlının sosyal ve psikolojik durumunu göz önünde bulundurarak cezada indirim uyguladı. Bu durum, özellikle kadın hakları savunucuları arasında büyük bir tartışma yarattı. Aldığı ceza, birçok birey tarafından adaletsizlik olarak yorumlandı. Hukukun işletilmesiyle ilgili endişeler arttı. Mağdurun, eşinin hafif bir ceza alması sebebiyle ilerleyen süreçte nasıl bir hayat sürdüreceği ise belirsizliğini koruyor. Yaşanan bu olay, sadece İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin aile içi şiddetle mücadele etmesi gerektiğinin bir göstergesi oldu.
Sokak ortasında yaşanan bu bıçaklama olayı, aynı zamanda toplumda şiddet uygulayan erkekler için bir cesaret kaynağı olmamalıdır. Aile içi şiddetin özünde yatan nedenlerin ele alınması, sadece mağdurların değil; aynı zamanda faillerin de gelecekte daha sağlıklı bireyler olarak topluma kazandırılması için büyük önem taşımaktadır. Bu süreç, yalnızca adaletin sağlanmasıyla değil, aynı zamanda toplum mantığımızın iyileştirilmesi konusunda da atılacak adımlarla mümkün olacaktır. Uzmanlar, bu tür vakaların arttığı bir dönemde, toplumsal bilincin yükseltilmesi gerektiğini vurguladı. Bıçaklama olayında yaşananlar, gelecekteki benzer olayların önüne geçilmesi adına önemli bir ders olmalı.
Sonuç olarak, bu tür olayların yaşanmaması için yalnızca hukukun değil, aynı zamanda toplumun vicdanının da harekete geçmesi gerekmektedir. Her birey, şiddetin herhangi bir türüne karşı durmak ve bu durumu görünür hale getirmekle yükümlüdür. Eşini bıçaklayan bir adamın pişmanlığı, bu tür davranışların cezasını ve bu davranışların topluma etkisini sorgulatmaktadır. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için, her birey, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve şiddetin önlenmesi adına el ele vermelidir. Unutulmamalıdır ki, şiddet her zaman bir çözüm değildir.