Kandilli Rasathanesi, Türkiye'nin deprem izleme merkezi olarak önemli bir rol oynamaktadır. Son günlerde yaşanan sismik aktiviteler sonucunda, Kandilli Rasathanesi'nin yayınladığı rapor, depremin şiddetinin denizde 8, karada ise 5 olarak ölçüldüğünü bildirdi. Bu durum, özellikle de deniz tabanında meydana gelen depremlerin yaratabileceği tsunami tehlikesi nedeniyle büyük bir endişe kaynağı oldu. Depremin merkez üssü, Marmara Denizi'nin derinliklerinde bulundu ve kentlerde hissedilen sarsıntılar, kıyı boyunca birçok bölgede hissedildi.
Denizde meydana gelen depremler, genellikle deniz tabanında büyük çağlı fay hatlarının aktivasyonu sonucu gerçekleşir. Kandilli Rasathanesi'nin bilim insanları, denizde meydana gelen depremin 8 şiddetinde olmasının sebebinin, yeraltındaki büyük hareketlilik olduğunu belirtmektedir. Bu tarz depremler, deniz seviyesinde bir yükselme ve ardından bir sarsıntı yaratabilir. Depremin merkez üssünün derinliği de, depremin şiddeti üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Genellikle daha derin depremler, yüzeyde daha az hasar yaratırken, yüzeye yakın olanlar daha yıkıcı olabilir. Ancak bu durumda denizde 8 şiddetinde bir deprem yaşanırken, karada 5 olarak ölçülmesi, bir deniz depremi olarak değerlendirilmekle birlikte, kıyılarda önemli etkiler yaratabileceği anlamına geliyor.
Karada hissedilen deprem ise 5 şiddetinde ölçüldü. Bu durum, özellikle kıyı şehirlerinde önemli bir panik yaratırken, bazı bölgelerde yapısal hasarların meydana gelmesine sebep oldu. Başta İstanbul olmak üzere, Marmara Bölgesi'ndeki iller, depremin etkilerini yoğun bir şekilde hissetti. Ayrıca, depremin ardından meydana gelen aftershock (artçı şoklar) sarsıntıları da endişeleri daha da artırdı. Yerel yönetimler, deprem sonrası hasar tespit çalışmalarına başladı ve halkı, gerekli önlemleri almaları konusunda uyardı. Kandilli Rasathanesi'nin güncel raporları, afet yönetimi planlamaları açısından büyük önem taşıyor. Deprem sonrası yapılan uyarılar, halkın güvenliği açısından kritik öneme sahip.
Sonuç olarak, Kandilli Rasathanesi'nin raporu, yalnızca Türkiye için değil, bölgedeki diğer ülkeler açısından da önemli bir veri kaynağı oldu. Bilim insanlarının çalışmaları, depremlerle ilgili farkındalığı artırmanın yanı sıra, gelecekteki olası felaketlere karşı hazırlık amacıyla alınacak önlemler konusunda rehberlik etme potansiyeline sahip. Deprem sonrası oluşabilecek diğer doğal afetlere karşı, halkın bu raporları dikkate alarak hareket etmesi gerektiği unutulmamalıdır.