Geleneksel meslekler, modernleşmenin getirdiği değişimle birlikte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Ancak bazı ustalar, geçmişten gelen mirası yaşatmak ve bu değerleri gelecek nesillere aktarmak adına büyük bir azimle mücadele ediyor. İşte bu ustalardan biri, dedesinin izinden giderek 60 yıldır aynı işte emeğini ortaya koyuyor. Dede yadigarı olarak bilinen bu meslek, kuşaklar arası bir bağlantının yanı sıra kültürel mirasın da yaşatılması açısından büyük önem taşıyor.
Bu mesleğin sahibi olan İsmail Usta, 60 yıl önce dedesinin yanında çalışmaya başladığında henüz bir çocuktu. Kendi ifade ettiği gibi, ''Deda yadigarı'' bu sanatı yapmak onun için sadece bir iş değil, yaşamının merkezinde bir kültürel kimlik oluşturmuş durumda. Dedesi ile birlikte geçirdiği zamanlar, ona sadece teknik bilgileri değil, aynı zamanda işin inceliklerini ve hayatı da öğretmiş. Büyüdükçe bu sanata olan sevgisi de arttı ve şimdi, o da dede yadigarı olan bu sanatla hayatını kazanıyor.
İsmail Usta, dedesinin daha önceki yıllarda yaptığı el işlerini hatırlıyor. O günden bu yana pek çok şeyin değiştiğini ifade eden usta, ''Dünya hızla değişiyor ama benim işim, geçmişle bağlantı kuran bir köprü gibi'' diyor. Her gün dükkanına gelen gençlerin ve çocukların, geleneksel sanatlara olan ilgileri, İsmail Usta'nın mutluluğunu iki katına çıkarıyor. Bu gençlerle çalışmak, ona sadece iş öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda onları kültürel mirasa sahip çıkmaları için teşvik ediyor.
Dünya üzerindeki pek çok geleneksel zanaat, modern teknolojinin yükselişi karşısında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle Endüstri 4.0 sürecinin etkileriyle, sanatkarların yaptığı el işleri, seri üretimle yarışamıyor. Ancak, İsmail Usta gibi ustalar, emeğin ve sanatın değerini vurgulamak için var gücüyle mücadele ediyor. Usta, gençlerin teknolojik bağımlılığını kırmak ve onlara geçmişten gelen kültürel zenginliği aktarabilmek adına özel atölyeler düzenliyor.
Bu atölyelerde, gençlere sadece sanatın inceliklerini öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda işin tarihini ve kültürel arka planını da anlatıyor. Bu sayede, gelecek nesillerin geleneksel mesleklere olan ilgilerinin artması ve bu değerlerin korunması gerektiğini vurguluyor. Ayrıca, İsmail Usta, sosyal medya ve dijital platformları kullanarak, yaptığı işin tanıtımını da gerçekleştiriyor. Bu sayede, geleneksel el sanatlarının günümüzdeki yeri ve önemi üzerine farkındalık yaratmayı hedefliyor.
İsmail Usta'nın hikayesi, yalnızca bir mesleği değil, aynı zamanda bir yaşam tarzını ve kültürel mirası da içerisinde barındırıyor. İçinde bulunduğu toplumda, bu değerleri yaşatmaya çalışan sayılı ustalardan biri olmanın getirdiği sorumluluk, onun için bir onur kaynağı. Dede yadigarı olarak anılmayı ve bu mirası gelecek kuşaklara taşımayı kendine misyon edinmiş durumda. Usta, ''Benim amacım sadece işimi devam ettirmek değil, aynı zamanda kültürel köklerimizi de yaşatmak'' ifadelerini kullanıyor.
Sonuç olarak, geleneksel mesleklerin korunması ve yaşatılması için bireysel çabalar kadar toplumsal bilincin de artırılması gerekiyor. İsmail Usta'nın hikayesi, geçmişten gelen değerlere sahip çıkmanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Dede yadigarı mesleğiyle bu geleneği yaşatan İsmail Usta, yalnızca kendi hikayesinin değil, aynı zamanda pek çok ustanın mücadelesinin de simgesi haline gelmiş durumda.
Yaşamı boyunca elde ettiği bilgi ve tecrübeleriyle geleneksel mesleklerin sürdürülebilirliğine katkıda bulunan İsmail Usta, gençlerin gelecekte bu değerleri yaşatacak sanatkârlar olmalarını umarak, dükkanında her gün yeni bir hikaye yaratmaya devam ediyor. Bu nedenle, onun gibi ustaların hikayelerini duymak ve desteklemek, kültürel mirasımıza sahip çıkmak adına büyük bir öneme sahip.