Gazze Şeridi, uzun süredir devam eden çatışmaların ve ekonomik sıkıntıların etkisiyle sağlık sistemi çökme noktasına gelmiş durumda. Bu durum, özellikle yeni doğan bebekler için tehlike çanlarını çalmaktadır. Yerel hastanelerdeki sağlık çalışanları, artan hasta sayısıyla başa çıkmaya çalışırken, kuvöz eksikliği nedeniyle çaresizlik içinde kalıyorlar. "Birden fazla bebek aynı kuvözde" ifadeleri, bu vahim durumu özetliyor. Dr. Ahmet El-Mahmoud, Gazze'deki bir hastanede çalışan pediatri uzmanı, durumu şöyle özetliyor: "Bebeklerin sağlığı için öncelikli olan, onları izole bir ortamda tutmaktır. Ancak mevcut şartlar altında bu imkânsız hale geldi."
Gazze'deki hastanelerde, yenidoğan yoğun bakım üniteleri büyük bir baskı altında. Bir doktor, "Bazen dört bebek aynı kuvözde yer alıyor. Bu, enfeksiyon riski ve diğer sağlık sorunları açısından oldukça tehlikeli" diyor. Kuvözlerin yetersizliği, sadece hastaların değil, sağlık çalışanlarının da psikolojik durumunu olumsuz etkiliyor. Çocuk doktorları sürekli olarak manevi yük altında çalışırken, bu sıkıntıları aşmakta zorlanıyorlar.
Hastaneler, düşük doğum ağırlığına sahip bebeklerle dolup taşıyor. Bu bebekler, özel bakım ve dikkat gerektiriyor; fakat yeterli kaynak olmadığında, tedavi süreçleri uzuyor ve komplikasyon riski artıyor. Ekonomik durgunluk, ilaç ve tıbbi malzeme teminini zorlaştırınca, hastaların ihtiyaçları karşılanamıyor. "İhtiyaç duyduğumuz malzemelere ulaşamıyoruz. Bu, hem bizim hem de bebeklerin hayatını tehdit ediyor" diyor Dr. El-Mahmoud.
Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, Gazze'deki sağlık sisteminin yeniden yapılandırılması için acil yardıma ihtiyaç duyuluyor. Sağlık çalışanları, hayır kurumları ve dünya genelindeki sivil toplum örgütlerine, "Bize destek olun" çağrısı yapıyor. Birçok aile, tedavi edilme şansı olmayan bebeklerini kaybediyor. Bu kritik durum, Gazze'deki insanların yaşam mücadelesinin bir parçası haline gelmiş durumda.
Uluslararası sağlık kuruluşları, Gazze'deki hastanelerin durumunu sürekli izliyor ve yerel sağlık otoriteleri ile işbirliği yapmaya çalışıyor. Ancak bu çalışmalar, mevcut kriz ortamında yeterli olmaktan uzak kaldı. Doktorlar, "Acil tedbirler alınmazsa, daha fazla kayıp yaşanacak" diyor. Doktorların çaresizliği, Gazze'deki insanlık dramının bir yansıması. Sağlık sektörü, insanların temel haklarından biri olan sağlık hizmetine erişimini sağlamaya çalışıyor; fakat bu çabalar, sınırlı kaynaklar ve büyüyen kıtlık karşısında yetersiz kalıyor.
Sonuç olarak, Gazze'deki hastanelerdeki kuvöz yetersizliği, sadece tıbbi bir sorun değil, aynı zamanda insani bir krizdir. Bu kriz, çocukların yaşamlarını tehdit ederken, aynı zamanda sağlık çalışanlarının da moralini bozmaktadır. Uluslararası toplumun bu duruma göz yummaması ve acil bir eylem planı oluşturması bu nedenle son derece önemlidir. Gazze'nin bebekleri, hayatta kalma mücadelesinde yalnız bırakılmamalıdır.