Geçtiğimiz yıl Türkiye’yi sarsan Bahar Aksu cinayeti davasında sıcak gelişmeler yaşandı. İstanbul’da meydana gelen bu korkunç olayda, genç bir kadın olan Bahar Aksu’nun hayatına son veren Rüstem Elibol’un yargılanmasına devam ediliyor. Sanığın duruşmasında, Cumhuriyet Savcısı tarafından müebbet hapis cezası talep edildi. Mahkemede yer alan deliller ve tanık ifadeleri, cinayetle ilgili ipuçlarını net bir şekilde ortaya koydu. Bu dava, sadece bir kadının yaşamını yitirmesi açısından değil, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin toplumdaki boyutları konusunda da dikkati çekiyor.
Olay, 2022 yılının Ekim ayında meydana geldi. Bahar Aksu, arkadaşlarıyla birlikte bir akşam yemeğinden dönerken, eski sevgilisi Rüstem Elibol tarafından pusuya düşürülerek hunharca katledildi. Olayın ardından Elibol, bir süre kaçtıktan sonra teslim oldu. Cinayetin işlendiği günden bu yana, dava süreci devam ediyor. Bahar Aksu'nun ailesi ve arkadaşları, adaletin sağlanması için yoğun bir çaba içindeler. Aile, cinayet nedeniyle yaşadıkları derin acıyı ve kaybı her seferinde adliye koridorlarında dile getiriyor.
Mahkeme sırasında sanığın ifadeleri de oldukça dikkat çekti. Rüstem Elibol, Bahar ile olan ilişkisini oldukça karmaşık bir şekilde anlatırken, cinayeti işlediğini kabul etti fakat pişmanlık duyup duymadığı konusunda çelişkili açıklamalar yaptı. Bunun yanı sıra, tanık ifadeleri de Rüstem Elibol’un Bahar’a yönelik takıntılı bir tutum sergilediğini ortaya koyuyor. Aksu’nun arkadaşları, Rüstem’in Bahar üzerindeki etkisinin, zaman içinde ruhsal bir baskıya dönüştüğü görüşünde birleşiyorlar.
Mahkeme süreci, kamuoyunun dikkatini çeken önemli bir davaya dönüştü. Duruşmaların bazıları halka kapalı olarak gerçekleştirilse de, basın ve izleyicilerin katılımıyla meydana gelen oturumlar, geniş kitlelerce takip ediliyor. Mahkeme heyeti, Bahar Aksu’nun cinayeti sonrası toplumun kadına yönelik şiddet konusundaki duyarlılığını göz önünde bulundurarak, katil Rüstem Elibol için en ağır cezayı vermeyi düşünüyor. Adli süreçte ortaya çıkan deliller ve savcılığın talebi, sanığın cezalandırılması noktasında büyük bir önem taşıyor. Bahar’ın ailesi de olaydan bu yana sürekli olarak adaletin yerini bulmasını talep ediyor.
Öte yandan, Bahar Aksu’nun cinayeti, sosyal medya ve haber platformlarında büyük yankı buldu. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için düzenlenen kampanyalarda sıkça yer buldu. Birçok kadın hakları savunucusu, Bahar’ın yaşamının kaybının sadece kendi ailesini etkilemediğini, aynı zamanda tüm toplumu etkileyen bir mesele olduğunu vurguladı. Bu anlamda Bahar'ın davası, kadınların güvenliği için toplumsal bir hareketin tetikleyicisi oldu.
Davanın ilerleyen süreçlerinde, sanık Rüstem Elibol’un psikolojik durumu da dikkat çekiyor. Uzmanlar, sanığın ruh sağlığının, cinayete etkisi olup olmadığını araştırmaya devam ediyor. Uzmanların raporları, duruşmalarda ele alınacak ve büyük ihtimalle karar sürecinde belirleyici rol oynayacaktır. Bahar Aksu'nun ailesi, cinayetle ilgili tüm detayların aydınlatılmasını ve mahkeme sonucunun toplumda etkili bir mesaj vermesini umuyor.
Son olarak, Bahar Aksu cinayeti davası, kadın cinayetlerinin önlenmesine yönelik yasaların güçlendirilmesi konusunda toplumsal bir tartışma başlattı. Bu dava, sadece Bahar’ın yaşamına değil; aynı zamanda toplumda kadınların maruz kaldığı şiddetin boyutlarına dair derin bir farkındalık oluşturma adına da önemli bir dönüm noktası olarak tarihe geçiyor.